Sabiha Gökçen Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde pasaport ve güvenlik kontrol sonrasında yapılacak çok az şey var. Ya Duty Free bölgesinde alışveriş ya da posh görünen restoranlarda yemek. İkisi de çocuklu aileler için uygun sayılmaz.
Kasım ayında oradaydık ve uçağa henüz oldukça vaktimiz vardı. Alaz’ı sabit bir noktada oturtmaktansa, ikinci kata çıkıp dolaşmayı yeğledim. O sırada çocuk oyun alanıyla tanıştık. Kimsenin aklına gelmez açıkçası, tabii eğer alt katta bir yerde levhası yoksa, ki ben göremedim. Zaten biz parka girdiğimizde orada iki yetişkin yumuşak minderler üzerine uzanmışlardı. Alaz ise, Sun Express’in demir ve tahta malzemeden yapılmış oyuncak uçağına tırmanmaya başlamıştı.
4 yaş üzeri için tasarlanmış olsa da, Alaz henüz 2.5 yaşında, yanında bir yetişkin bulunduğu sürece oynamak için uygun bir alan. Uçağın kanatlarından birindeki kaydırak vasıtasıyla yumuşak minderlerin olduğu bölüme kayıp geçebildi. Tabii oradaki yetişkinler kalktıktan sonra. O pilot oldu, ben de tırmandım yukarıya yolcu oldum.
Küçük kızları olan yabancı bir aile geldi. Alaz oranın efendisi olmuştu. Bir uçağa biniyor, pilot olup, elini ağzına götürüp ‘Sayın yolcularımız, uçağımız kalkıyor, lütfen kemerlerinizi bağlayın‘ diye anans yapıyor, bir kaydıraktan minderlere kayıyor, orada zıpladıktan sonra biraz uzaktaki ufak -benim anladığım- kule tarzı yapıya gidiyordu. Oradan oraya koşturması benim işime gelmişti. Uçakta yorgun düşüp uyuyacağından emindim, hakikatten de öyle oldu. Uçak havalanmadan uyudu ve inişe geçtiğimizde uyandırdım.
2014’ün ilk günü de Sabiha Gökçen’den Londra’ya dönecektik. İşlemlerimizi hallettikten sonra bu kez yerini bildiğimiz uçaklı oyun parkında aldık soluğu. Alaz eve gideceğimiz için aşırı hareketli, bense hastalıkta boğuştuğumdan oldukça bitkindim. Havaalanında onca çocuklu aile olmasına rağmen gene sadece biz vardık parkı kullanan. Alaz bir ay daha büyümüş olmanın avantajıyla daha kolay ve hızlı tırmanıyordu merdivenleri.
Az sonra 6-7 yaşlarında ikiz kızlar geldi ve Alaz onların peşinde, onların hızına yetişmek için akla karayı seçti. Umduğum gibi bu kızlar da yabancıydı, hatta İngilizce konuştukları için Alaz onlara laf attıkça onlar gülüyorlardı. Yaklaşık kırk dakika orada oyalandıktan sonra uçağa binmek için uçuş kapısının yolunu tuttuk.
Kafamı kurcalayan neden Türk aileler çocuklarını bu oyun parkına getirmiyordu? Uçak yolculuğu öncesinde çocukların koşturup tırmanmasına, enerjilerini atmasına imkan veren böyle bir alan her yolculuğu kolaylaştıracaktır eminim. Oysa yukarıdan baktığımda, aşağıda banklar üzerinde oturmayı tercih eden çocuklu aileler vardı. Belki de bu park yeterince duyurulmamıştı. Umarım bu yazı bir araç olur ve bir sonraki gidişimizde Türk çocuklarını da parkta oynarken görürüz.
4 Yorum Var
Merhaba ,
bu yazıyı görmesem Sabiha Gökçen'de park olduğunu hiç bilemeyecektim belki de.Bir de söyleniyordum "yaa Barselona Havaalanında park vardı burda niye yok diye" 🙂 Teşekkürler bu bilgi için.
Çok teşekkür ediyorum gerçekten bilmiyordum bende çocuğumu nasıl oyalarım diye düşünüyordum aslında bi tabela falan olması gerekiyor
MERHABA, ÜCRETLİ MİYDİ ACABA BU PARK?
Degildi… tabii değişmiş olabilir son yıllarda.