Bir Frau yazısıyla gene ben...
İsviçre'de ilk gördüğümüz tanıdık şey Migros oldu. Türkiye'den bildiğimiz, İngiltere'de unuttuğumuz market zinciri... Coop ve Migros İsviçre'nin en önemli marketleri. Coop'un biraz daha pahalı olduğunu duysam da ben, bizim semttekilerin pek farkını göremedim.
Oturduğumuz yerin Migros'undan bahsedeyim bugün. Bildiğim hiç bir Migros'a benzemiyor. Çünkü dev bir botanik bahçesi ortasında. Hatta tam karşısında Park im Gruene var ki o da Migros'un çocuk parkı ve kafesi, ayrı bir yazı konusu...
Botanik bahçesi, solda yapay göl |
Migros'un taze baharat ve çiçek reyonu |
Süpersonik fiyat etiketi makinası |
Taze makarnalar |
Peynirler |
Yoğurt çeşitlerine ne demeli? |
Bakınız Quinoa denilen bir çeşit vitamin deposu tahıl. Bulgur, pirinç gibi; ama elbette çok daha faydalı olduğu biliniyor. Sütten ete, tahıldan meyveye her ürünün Bio-lu olanı var, organik demek.
Aromat da, İsviçre mutfağının başlıca baharatıymış. Bu hamilelikte gene bana denk gelen reflüden ötürü henüz denemediğim bir ürün.
Kasaya doğru ilerlerken her markette göze çarpan bir reyon var; Çikolata Caddesi desem yeri. Söylememe gerek var mı? İsviçre Dünya'da kişi başına çikolata tüketiminin en yüksek olduğu ülke; 11.6 kilo/kişi. Bakınız ben demiyorum, araştırmalar diyor. Fakat duy da inanma derler ya, şişman İsviçreli görmedim henüz! Ya da çikolata şişmanlatmaz, demek daha doğru :) Her şekilde ve boyutta, herkese, her keseye göre çikolata bulmak mümkün en küçük markette bile.
Kasiyerler canı isterse gülümsüyor. Londra'da muhabbet açarlardı, özellikle de Alaz yanımdaysa. İnsanlar burada haftada 2-3 kez market alışverişi yapıyor; bana göre vakit kaybı. Londra'da internetten yapardım büyük alışverişi, diğer taze ürünler için haftada bir gitmek yeterdi. Burada internet üzerinden market alışverişi gereksiz pahalı. Öte yandan Pazar günü her yer kapalı olduğundan Cumartesi günleri çoluk-çocuk, yaşlı-genç herkes markette ve İsviçre'de gördüğüm en kalabalık mekan oluyor marketler.
Gelelim hayat kaynağımız suya... Musluk suyu içiliyor ve markette satılan şişe sulardan çok daha lezzetli. Yabancılar bizim bildiğimiz doğal su yerine gazlı suya (sparkling water) alışkın olduklarından burada oldukça zorlanıyorlarmış. Restorana giderseniz de leitungswasser (İngilizce: tap water) dedikleri musluk suyundan isteyin, boşuna daha kötü suya para vermeyin.
Bir market yazımın daha sonuna geldik. Yazıyı beğendiyseniz lütfen paylaşın, bilmeyen/duymayan da öğrensin... Organik pazar ile ilgili yazım için de buradan buyrun lütfen...
*Frau, tüm mektuplarda bana hitap şekli yani bayan demek. Miss, Misses, Madam, Bayan, Kadın derken bir de bu çıktı başımıza...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder